30 Nisan 2017 Pazar

YARARLI BİTKİSEL ÇAYLAR - 2

    BROKOLİ ÇAYI: Bu çayı senede 2-3 kez uygulayarak kadınlarda göğüsteki fibro kistlerin ve erkeklerde iyi huylu prostat büyümesinin önüne geçebilirsiniz.( Bendeki kistler ortaya çıktıktan sonra bu çayla 6 ay içinde kistleri % 50 küçülttüm.) Ayrıca kemik erimesini de engelliyor.
   Hazırlanışı : Yarım litre suyu bir kapta kaynatın. İçine 250 gr taze brokoloyi koyup 5-6 dakika haşlayın, ocaktan indirip süzün. Bu suyun yarısını kahvaltıdan diğer yarısını da akşam yemeğinden 15-20 dakika önce için. Her gün taze hazırlayın ve 1-1,5 ay bu çayı her gün için. Lezzetli olmasa da çok yararlı. Brokolinin taze ve yeşil olmasına dikkat edin. Haşlanmış olan brokoliyi de salata olarak tüketebilirsiniz.   Hamileler içmemelidir.

   

   
    PAPATYA ÇAYI: Sakinleştirici, uykusuzluğa iyi gelir, regl dönemlerinde antidepresan yerine geçer.
   Hazırlanışı: 1 su bardağı suyu kaynatın, içine 1 tatlı kaşığı papatyayı atıp kısık ateşte 2-3 dakika kaynatın. Ocaktan indirip süzün. Akşam yatmadan önce için. Her seferinde taze hazırlayın.






   SOĞAN ÇAYI: Miyom ve polikistik overe karşı(adet düzensizliği), menapoza bağlı ateş basması için,  erken menopoza ve  FSH hormonu yüksekliğine karşı, ayrıca üşütmeye bağlı üst solunum yolları enfeksiyonları için.
    Hazırlanışı: 1,5 su bardağı suyu kaynatın, dış kabuğunu soyduğunuz bir adet yemeklik kuru soğanı dörde bölüp suya koyun. 5-6 dakika ağzını kapatıp kaynatın. Süzün ve ılık tüketin. 2 hafta boyunca günde 2 kez aç karnına için. Her seferinde taze hazırlayın.


   
     LAVANTA ÇAYI: Karaciğer yağlanması ve yetmezliğine karşı, romatizma ağrılarına ve uykusuzluğa iyi gelir.
    Hazırlanışı: 1 su bardağı kaynamış suya 1 tatlı kaşığı lavanta koyup kısık ateşte birkaç dakika kaynatın. Ilındıktan sonra süzüp için. Yatmadan önce içerseniz uykusuzluk için iyidir.
    Karaciğer yağlanması için: 14-15 dal maydanoz, 2 yemek kaşığı limon suyu ve bir çay bardağı suyu blenderde karıştırın. Sabah kahvaltısından 15-20 dakika önce için. Bu maydanoz + limonu suyunu 15 gün sabah için, 1 hafta ara verin, tekrar 15 gün sabah bunu içerken akşam yatmadan önce lavanta çayını içerseniz karaciğer yağlanmasına iyi gelir. Ben bu uygulamayı her yıl sonbaharda mutlaka yaparım. Kış boyunca nezle ve gripten korunduğuma inanıyorum.

   
    HİBİSKUS ÇAYI: İyi huylu kolestrolü yükseltir. Kan şekeri ve tansiyonu dengeler. Damar sertliğine iyi gelir. Zayıflama diyeti uyguluyorsanız, bu çay  tok tutar ve açlık hissini geciktirir. Ancak, guatr ve tiroid hastaları kullanmamalıdır
Hazırlanışı: 1 su bardağı kaynamış suyun içine 1 yemek kaşığı hibiskus koyun ve 5-6 dakika demleyin. Süzdükten sonra ılık tüketin.



29 Nisan 2017 Cumartesi

YARARLI BİTKİSEL ÇAYLAR -1

    Yaz ayı yaklaştıkça çoğu kişi zayıflamak için diyetler peşinde. Bir zayıflama çayı tarifi de benden.
İŞTAH KESİCİ ve ZAYIFLATICI ÇAY:
3 yemek kaşığı biberiye
3 yemek kaşığı mürver çiçeği
2 yemek kaşığı funda yaprağı
2 tatlı kaşığı karanfil
Bunları yarım sürahi kaynatılmış sıcak suya koyun ve üstünü kapatın. Yarım saat demlensin. Süzmeden buzdolabında dinlendirin. Akşamları, içeceğiniz zaman süzün ve bir bardak için.


   ADAÇAYI: Genelde boğaz enfeksiyonlarında içtiğimiz adaçayı, unutkanlığa da iyi gelir. Gargara olarak kullanıldığında boğaz ağrısı ve ağız kokusunu da giderir.
    Hazırlanışı: 1 bardak kaynamış sıcak suya 1 tatlı kaşığı adaçayı (veya bir dal) koyup ağzı kapalı 4-5 dakika demleyin. Günde 2 fincan içebilirsiniz. Her içişte taze hazırlanmalıdır. Yüksek tansiyonu olanlar bir bardaktan fazla içmesin.
    GARGARA: Yarım litre kaynamakta olan suya 2 yemek kaşığı adaçayı ve 2-3 adet ebegümeci yaprağı koyup kısık ateşte 5 dakika kaynatın. Süzdükten sonra bir kaba aktarıp 2-3 gün boyunca dişlerinizi fırçaladıktan sonra bununla gargara yapın. Kronikleşmiş boğaz iltihabınız bile geçecektir.

   KARABAŞ OTU: Kanı sulandırır, damar tıkanıklıklarına, yüksek tansiyona, sinirsel baş ağrısına iyi gelir. Balgam söktürür . Bu çayı yatmadan önce bir çay kaşığı içerseniz uyumayı da  kolaylaştırır. Ancak devamlı tüketilirse zararlıdır. 10 günlük uygulamadan sonra birkaç ay ara verin. Kolestrol ilacı, aspirin ve diğer kan sulandırıcı ilaçlardan kullanıyorsanız, bu çayı içmeyiniz. Her içimde taze hazırlayın.
   Hazırlanışı: 1 su bardağı kaynamakta olan suya 1 tatlı kaşığı karabaş otunun çiçeklerini koyun, kısık ateşte 2-3 dakika kaynatın. Süzdükten sonra ılık olarak yatmadan yarım saat önce için.
   
   
   KANTARON:Bu çayı regl döneminden 1 hafta önce akşam yatmadan içmeye başlarsanız, regl döneminin sancılı geçmesini önlersiniz. Antidepresan olarak da sizi rahatlatır. Hafif ve orta şiddetteki depresyon tedavisinde işe yarar. Ancak, depresyon ilacı kullanıyorsanız, bu çayı içmeyiniz.
Hazırlanışı: 1 su bardağı kaynamış suya , bir tatlı kaşığı kantoron (veya bir dal) koyun, ağzı kapalı olarak 5 dakika demleyin, süzüp için. Her içim taze yapılmalıdır.




   BİBERİYE: Hafızayı güçlendirir. Sık baş ağrısı çekenlere, alerjiye bağlı migren ağrısına, üst solunum yollarını enfeksiyonunu önleyici. Her öğün taze hazırlayın.
Hazırlanışı: 1 su bardağı kaynamakta olan suya 1 tatlı kaşığı biberiye (1-2 dal) koyup 1-2 dakika kısık ateşte kaynatıp ocaktan alın. Süzdükten sonra için. (Gün içinde yemeklerden sonra için.)






27 Nisan 2017 Perşembe

BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?

    Patateslerin filizlenmesini istemiyorsanız, patateslerin olduğu torbaya bir elma koyun.
   
   Mideniz ağrıyorsa bir tane haşlanmış  patates yiyin.
  
   Hafif yanıklarda rendelenmiş çiğ patatesi yanığın üzerini tamamen örtecek şekilde koyun.

   El- Ayak Terlemesi ve Ayak Kokusu için: 2 patatesi rendeleyin ve suyun içine koyun. 1 yemek kaşığı elma sirkesi ilave edin. El veya ayaklarınızı bu karışımın içinde 10-15 dakika bekletin. Sonra temiz su ile durulayın.


    Unların böceklenmesini istemiyorsanız kavanozun içine bir adet defne yaprağı koyun.

   Türk kahvesinin çabuk bayatlamasını engellemek için de kavanozun içine birkaç kesme şeker atın.

   Lahanayı pişirirken içine bir parça ekmek koyarsanız koku yapmaz.

    Yumurta kaynarken çatlamasın istiyorsanız, suyun içine 1 yemek kaşığı sirke veya 1 çay kaşığı tuz atın.

23 Nisan 2017 Pazar

BİRAZ DA DİZİ İZLEYELİM


     Genelde Türk TV dizileri dram ağırlıklı, komedi film ve diziler az. Galiba insanları ağlatmak, güldürmekten kolay olduğu için. Halbuki ağlamak stres yaratırken gülmek mutluluk hormonu salgılanmasını sağlıyor.
      TV den film ve dizi seyretmekten vazgeçip internetten seçtiklerimi izlemek daha hoşuma gidiyor. Malum Amerikan dizi ve filmleri bol. Onlardan bıktıysanız, benim gibi farklı ülkelerin dizilerine doğru yelken açabilirsiniz.
      Ben önce Kanal 7 de birkaç bölümüne denk geldiğim ''Bir Garip Aşk'' (Iss Pyaar Kya Naam Doon) dizisini ''hintfilmcenneti'' sayfasında buldum. Bölümler 15-20 dakika , çoğunlukla komedi, kıyafetler, danslar, tam bir göz ziyafeti. Bölümleri zevkle bir çırpıda izledim.
      Arkasından ''Madhubala'' ya başladım. Hint dizileri, özellikle müzikleri, dansları ve harika renkli kıyafetleri için izlenmeye değer. Türk seyircisine de hitap edecek türden. Ayrıca orijinal dilde izlerken pek çok tanıdık kelimede kulağınıza geliyor.
      Bir diğer ülke de Güney Kore. Bizim TV deki dizilerin bazıları resmen onlardan alınmış. Kore dizilerini izleyebileceğiniz 2 site adını ben yazayım, zaten  diğerlerini nasılsa zamanla siz bulursunuz.
1. Koreantürk. Bunun ana sayfasında sağda bütün diziler alfabetik sırayla var ve dizi adının üzerine gittiğinizde konusu kısaca görünüyor. 
2. Yeppuda. Bu sitede, tüm listeler butonuna basarsanız ''Dizi Öneri Listesi'' bile var. İster romantik, ister dram, ya da komedi veya tarihi dizi. Hangisini isterseniz izleyin.
      Tabi ben yine komedilerle başladım: A Gentleman's Dignity- Jealousy Incarnate- Secret Garden- Kill me heal me- Rooftop Prince
     Yakında Japon dizilerine başlayacağım. Japon filmlerine aşinayım. Özellikle tek damla kan dökmeden insanı hoplatan korku filmlerine. Ancak henüz Japon dizi filmi izlemedim. Japon dizi filmleri izleyenler, bana hangilerini önerirler?

22 Nisan 2017 Cumartesi

100 MİLYAR LİRANIZ OLSAYDI ?

    Hemen herkes yaşamında en az bir kez ''Ah, şöyle bir param olsa, neler yapardım.'' demiştir mutlaka. Ben de '' Milyarderlik Oyunu oynayayım '' dedim. Eğer 100 Miyarım olsaydı, yapacağım 100 şeyi yazmaya karar verdim. İşte bazıları:
1- Gemiyle Akdeniz turu
2- Gemiyle dünya turu yapmak.
3- Dünyadaki bütün ülkeleri gezmek
4- Uzaya, aya gitmek
5- Mars'a gitmek
6- Dönümlerce arazi satın almak
7- Çiftlikler kurmak. Oralarda organik tarımla sebze- meyve yetiştirmek
8- Türkiye'de ve diğer hoşuma giden ülkelerde evler satın almak
9- Yat ve gemiler satın almak
10-Uçaklar satın almak
11- Arabalar satın almak
12-Öğrenci yurtları açmak
13-Duvar boyutunda TV almak
14-Oğluma iş kurmak ve oğlumu evlendirmek
15-Kızıma iş kurmak ve kızımı evlendirmek
16-Torunlarımın olması
.........................................................................................................
    Listem böylece uzayıp gidiyor. Ancak, hayal gücüm çok geniş olmadığından 60 maddede kalmışım. Bu listeyi 8 yıl önce yazmışım. 100 Milyarım olmasa da bazı maddeler kendiliğinden gerçekleşmiş.
    Sizin 100 Milyarınız olsa neler yapardınız? Hemen bir liste oluşturmaya başlayın, en küçük dileğinizden, en saçma ya da imkansız görünen hayalinize kadar 100 şeyi yazın. Sonra bunların içinden en çok olmasını istediğiniz 10 tanesini seçin ve sizin için en önemlisini en başa alıp onu gerçekleştirmeye çalışabilirsiniz. 
    Ölüm döşeğindeyken'' Keşke yapabilseydim'' dediğiniz bunlardan hangileri olurdu? Genelde ,ölüm anında insanların yapmak istedikleri şeyler: Duygularını itiraf etmek, sevdiklerini söylemek, af dilemek, kırgınlık ve küskünlükleri gidermek olurmuş. Sizin öyle bir durumda''Keşke''niz ne olurdu?

21 Nisan 2017 Cuma

KİLO ALMAYANLARIN SIRRI

    Yıllarca her şeyi yediğim halde hiçbir zaman kilolu olamadım. ''Genlerine şükret'' dediğinizi duyar gibiyim. Ailemde kilolu insanlar da var, ama ben alışkanlık haline getirdiğim bir beslenme biçiminden taviz vermiyorum. Herkes gibi hamur tatlılarını (sütlü tatlılardan nefret ederim, süt bile içmem),ekmeği, mantıyı, böreği, pastayı, kuruyemişleri (özellikle ay çekirdeğini) çok severim ve yerim. Nasıl mı kilo almıyorum? İşte uyduğum kurallar:
1- Yemek tabağım, bir çorba kasesi genişliğinde, ama derin değil. Bir tabakla doymazsam 2. tabak yemeği de vicdan azabı çekmeden alabiliyorum, ancak 3. yü asla!
2- Ekmeği çok seviyorum, sadece tam tahıllı veya çavdar ekmeği tüketiyorum. Onlar 2-3 dilimle doymamı sağlıyor. Beyaz ekmeğin bir bütününü yesem bile doygunluk hissetmiyorum. Ekmeği en çok kahvaltıda yerim, diğer öğünler de 2 dilimi geçmem.
3- Yemekte makarna veya pilav varsa, et ya da sebze yemeğini onların üstüne koyup yediğim için ayrıca ekmeğe gerek kalmıyor.
4- Günde 3 öğünle doyamayanlardanım. Onun için kahvaltıyla öğle yemeği arasında meyve suyu içiyorum. Ya da meyve, kurutulmuş  meyve, hiçbirini bulamazsam havuç, salatalık, domates, bunlardan birini yerim. Öğle- akşam yemeği arasında, yani ikindide çayla birlikte leblebi, çekirdek, patlamış mısır, bir dilim kek, bunlar yoksa küçük bir ekmek arası zeytin, peynirli sandviç; akşam yemeğinden sonra acıkırsam sadece meyve , o da yoksa havuç, salatalık yerim.
5- En önemlisi SU. Ben su sevenler grubundanım. Su kilo aldırsaydı, şimdiye kadar 150 Kg filan olmuştum. Günde 2 sürahi (2,5-3 lt) su içerim. Bana ''Size ne ikram edelim'' dediklerinde, cevabım daima ''Su'' dur.
6- Ayda 1-2 kendime mantı, börek yeme izni veriyorum. Aşırıya kaçmadan, her gün kullandığım tabaktan daha büyük bir tabağın dolusu mantı yerim(En sevdiğim yemek, hem de kendim yaparım), ancak asla 2. tabağı yemem.
7- Tatlıları evde yaparsam bir tepsiyi tek başıma mideye indiririm. Onun da çaresi; ayda bir, tatlıcıya gidip istediğim tatlıdan bir porsiyon yerim. Ancak, 2 şeye dikkat etmek gerek. Tatlı yemeye karnınız tokken gidin, açken giderseniz 3-4 porsiyon yersiniz. En iyisi oraya giderken yanınıza Kredi kartı almayın ya da yanınızda yalnız bir porsiyon tatlı için para bulundurun.
8- Benim yemeklerde olmazsa olmazım SALATA. Salataya tuz koymuyorum, yağ, limon veya nar ekşisi çok az döküyorum ve çoğunlukla yemeğe salatayla başlıyorum. Kahvaltıda bile roka, tere, maydanoz, dereotu yerim.
9- Zorunlu olmadıkça dışarda yemek yemekten kaçınıyorum. Kullandıkları yağlar, etler çoğunlukla bana dokunuyor. Salata malzemelerini (yeşillikleri), bizim evde yıkadığımız gibi yıkayan yok. Dahası tüm restaurantlar lezzet artırıcı madde kullanıyorlar ki onların çoğu kanserojen.
10- En zor vazgeçebildiğim şey çaya koyduğum ŞEKERdi. (Sigarayı bırakmaktan bile zor geldi bana)Yapay tatlandırıcıların zararları malum. Çayı çok fazla tükettiğim için önce ıhlamur, adaçayı vb. çaylara ağırlık verdim. Onları şeker yerine balla içtim. Çayımın rengini biraz daha açıp alışana kadar içine karanfil attım. 3-4 ay içinde çayımı şekersiz içebilecek hale geldim. Şimdi çayıma şeker katarsam mide bulantısı bile yapıyor.
11- Bir alışkanlığımda kış aylarında sabah uyanınca, bir su bardağı ılık suyun içine bir tatlı kaşığı bal ve bir çay kaşığı toz zencefil koyup içmek. Havalar ısınınca zencefilin yerine bir tatlı kaşığı elma sirkesi koyuyorum. Sanırım bunlarda kilo almamı engelliyor. Şimdilik aklıma gelen bunlar.
Diyet yapanlar kilo verdiklerini sanırken vücutlarına zarar veriyorlar. Çünkü bir süre sonra verdikleri kiloları fazlasıyla geri alıyorlar. En iyisi beslenme biçimini değiştirmek. 

13 Nisan 2017 Perşembe

STRESTEN KURTULMANIN YOLLARINDAN BİRİ

     Kronik Ters Kutuplaşmanın nedeni stres olduğuna göre, önce ondan kurtulmamız gerek. ''Nasıl kurtulacağız ki?'' dediğinizi duyar gibiyim. TV'yi açsak, haberler moral bozuyor, diziler dram yüklü ağlatıyor. Evdekiler, iştekiler veya okuldakiler sizleri çıldırtıyor. Dışarı adım attığınızda. hele büyük şehirdeyseniz, sizi itip kakan kalabalıklar, trafik, hava kirliliği vb. stres kasırgasının içinde nasıl rahatlarız ki?
    İnternette stresten kurtulmanın pek çok yolu var. Tabi uygulamak için zamanınız yeterliyse. Aslında o yazılanları bir  yaşam tarzı haline getirmek en iyisi. Ama ben burada önceleri bir çalışan, sonra ise bir ev kadını olarak uyguladıklarımı paylaşmak isterim.
    Eve geldiğimizde çoğunlukla yemek ve ev işlerinin peşine düşüyoruz hemen. Önce kendinize sadece 15-20 dakika ayırın, fazla değil. Dalın önce banyoya, girin duşun altına sadece 5 dakika en sevdiğiniz kokulu sabun  veya duş jeliyle baştan aşağı yıkanın(Güzel bir koku ve ses rahatlamada en önemli faktörlerdendir.). Suyu ellerinizle başınızdan aşağı vücudunuzdan ayak uçlarınıza kadar sıyırın. Duş imkanı yoksa, yüzünüzü, kollarınızı dirseklerden parmak uçlarına ve bacaklarınızı dizden ayak parmak uçlarına doğru yıkayın. Bu sizin enerji yollarınızı açacaktır.
    Banyodan doğruca yatağınıza geçip rahatlatıcı bir müzik açın. Bu benim için Musiki Şifa adlı enstrümantal Türk Sanat Müziği, sizin içinse önceden telefonunuza yüklediğiniz klasik müzik, doğa sesleri veya başka bir müzik olabilir. Yatağınızdan gökyüzüne bakma imkanınız varsa mavi gökyüzünde geçip giden bulutları veya dışarda görebileceğiniz yeşil bir ağaç- bitki onu seyredin. Ya da gözlerinizi kapayıp yemyeşil bir ormanda, deniz kenarında, rengarenk çiçeklerden oluşan bir tarlada olduğunuzu hayal edebilirsiniz.
    Sonra mı? Nefesinize odaklanın. Çoğumuz(bende dahil) doğru nefes almayı bilmiyoruz, yani diyafram nefesini. En kolayı sırt üstü yatarken nefes aldığınızda göğsünüzün değil, karnınızın yukarı kalkmasına dikkat edin Bu diyafram nefesidir. Yeni başlayanlar için nefes alırken içinizden 2'ye , nefes verirken 4' e kadar sayın, yani 2-4 formülü. Buna alıştıktan sonra nefes alırken 4'e, verirken 8'e kadar sayabilirsiniz, yani 4-8 formülü. Gerçi bu sayılara çok fazla takılmayın. Önemli olan sakince ve yavaşça nefes alıp vermek. Benim sayın dememin nedeni, o esnada beyninizin başka şeylerle meşgul olmaması için.
     Bu nefes egzersizi sizi beta beyin dalgalarından, yani savaş modundan, alfa beyin dalgasına, yani rahatla moduna indirecek. Sadece 10 dakika, kendinizi rahatlamış hissetmeniz için yetecektir. Hadi bir deneyin. Ne kaybedersiniz ki?

11 Nisan 2017 Salı

KAHKAHA ATALIM MI?

     Bahar yorgunluğundan mı nedir, bir kaç gündür yataktan kalkmakta zorlanıyorum. Sabahın 7'sinde uyandığım halde ne başım kalkıyor yataktan ne de bedenim. Ancak saat 9 da kendimi sürükleyerek kaldırabiliyorum . Her şeyi, sabah kahvaltısını bile zorla yapıyorum. Sanki bedenimin enerjisi tükendi. Balkona çıkıyorum, hava güneşli, ılık; kuşların cıvıltısı bir yandan, portakal bahçelerinden gelen portakal çiçeklerinin güzel kokusunu bir yandan.
      Her şey mükemmel görünse de beni enerjik kılmıyor. Hastalanıyor muyum, yoksa herkesin dilindeki bahar yorgunluğu mu bu? Doktora gitsem yine bir sürü ilaç verecek bana. İçsem de yine hastahanelik olacağım, içmesem de. En iyisi yine alternatif tıbba mı sığınsam? Denemekten zarar gelmez.
      Önce kahkahayı deneyeyim. Malum ''Timüs'' bezini çalıştırıyormuş, o da bağışıklık sistemini. İnsan gülümsese bile öfkesinden, mutsuzluğundan kurtulurmuş. Herhalde kahkaha atmak hastalıktan kurtarır insanı. Halamın meşhur sözüydü ''Bir kahkaha , bir kilo ete bedel'' derdi.
       Hem kahkaha atmak için illaki komik bir şey düşüneceğim veya bulacağım diye bir şey de yok. Sadece ''hah, hah, ha '' diye başladın mı gerisi kendiliğinden geliyor. Daha önce denemişliğim var.
       Bir kaç hafta, günde 5 kez bu yolla kahkaha atıp gülünce, çenemin iki yanındaki yanak sarkması düzelivermişti. O haftalarda kendimi çok daha pozitif ve mutlu hissetmiştim. Gerçi evdekiler              '' Delirmeye mi başladı bu'' der gibi baktılar bir süre, sonra onlarda bana ayak uydurmak zorunda kaldılar, çünkü gülmek de bulaşıcıdır, tıpkı ağlamak gibi.
      Araya bir şeyler girip gülmeyi bırakınca yorgunluklar , hastalıklar ortaya çıkmaya başladı. Hadi, hep beraber gülelim mi? Yorgunluklara, sıkıntılara, negatif düşüncelere inat. Hep beraber''hah,hah,ha'

      
       

9 Nisan 2017 Pazar

KRONİK TERS KUTUPLAŞMA (İNDİGO ÇOCUKLAR)

    Yıllardır bel hizamda sağ yan tarafımda kronik bir ağrıdan muzdaribim. Bu ağrı bazen uyutmayacak kadar fazlalaşır, bazen de aylarca olmaz. Pek çok kez tıbbi tetkikler yaptırsam da fiziksel hiç bir sorunum olmadığı, psikolojik olabileceği söylendi.   Bir kaç hafta önce okuduğum bir kitapta ( İndigo çocuklar- Lee Carroll& Jan Tober)  Kronik Ters Kutuplaşma  diye bir bölüme rastladım ve yıllardır çektiğim ağrının nedenini anlamış oldum. Yazıyı size de aktarmak isterim.
       KRONİK  TERS KUTUPLAŞMA (KTK): Fiziksel bedendeki her sistem ve işlem elektrikseldir. Zihin işlemlerimiz, bağışıklık sistemimiz ve kalbimiz elektriksel olarak işleyen büyük bir sistemin parçasıdır. Elektrik akımı devreye girdiği her seferde manyetik alanlar oluşur. Bu alanlar kutupluluk içerir, yani bir kuzey, bir de güney kutbu vardır. Eğer mıknatısa basınç uygulanırsa kuzey ve güney kutupları yer değiştirdiği gibi, insanda da stres durumları kuzey- güney kutuplarını ters çevirir. Bu ters kutuplaşma geçici olabileceği gibi çok uzun sürebilir ve ters kutuplaşma kronik bir hal aldığında kronik yorgunluk, depresyon, anksiyete(iç sıkıntısı, korku ve endişeden gelen huzursuzluk), fibromiyalji (kas ağrıları), otoimmün hastalıklar, kanser, DEHS (Dikkat Eksikliği ve Hiperaktiflik Sendromu) gibi hastalıkların ortaya çıkmasını etkileyebilir.
        Ters kutuplaşma durumu bedenin ''elektriksel gücünü'' zayıflatır. Uzun süren stres bunun temel nedenidir. Bedenin enerji şarjı düşerse bağışıklık sistemi hastalığa karşı koyamaz. Kronik Ters Kutuplaşmanın ilk aşamalarında sırt ağrısı, kas çekilmesi, baş ağrısı ortaya çıkar. Eğer umursamaz ve elektriksel gücümüzü yeniden doldurmak için yavaşlamazsak aşırı yorgunluk, depresyon, anksiyete, migren, fibromiyalji, uyuşmalar veya zayıf bir bölgede kronik ağrı    ( bendeki nedeni bulunamayan ağrı gibi) ortaya çıkar.
        Ters kutuplaşmada bedenin kendini koruma sistemi etkisiz hale gelir. Bağışıklık sistemine gelen olağan elektrik sinyalleri korumak yerine tahrip etmeye başlar. KTK'nın büyük belirtilerinden bazıları DEHS'nin belirtilerine de benzer. Örneğin, zayıf kısa süreli bellek, konsantrasyon bozukluğu, zihin bulanıklığı.
       Tedavisi mi? Onu da iyice araştırıp başka bir yazı da aktarmak istiyorum. Ancak siz yine de telefonunuzu şarj etmeyi nasıl unutmuyorsanız, kendinizi de dinlenmeye alın ve sağlıklı beslenin.

8 Nisan 2017 Cumartesi

''ŞEKER PORTAKALI''

   Göz pınarları kuruyanlar için doktora gitmeden tedavi yöntemi. Dram dizilerinde bile artık ağlamıyorsanız, göz pınarlarınızdan akacak göz yaşları garanti. Tek yapmanız gereken ''ŞEKER PORTAKALI'' kitabını okumak. Son yıllarda hiç bu kadar ağlamamıştım. Beş yaşındaki bir çocuğun ağzından duygularının anlatıldığı bu kitap bir çırpıda okuyacağınız bir eser. Yazarı  José Mauro de Vasconcelos. Daha fazlasına yüreğim dayanmaz korkusundan yazarın diğer kitaplarını okumaya cesaret edemiyorum. Bu yazarın diğer eserlerini okuyan varsa hangilerini okumamı tavsiye edersiniz.

7 Nisan 2017 Cuma

YÜRÜRKEN DÜŞÜNMENİN FAYDALARI


    Aklınızdaki soruna bir türlü çözüm bulamıyor musunuz? Çıkın dışarıya yürümeye başlayın, nereye gittiğinizin bir önemi yok, yeter ki yürüyün, kollarınızı sallaya sallaya yürüyün, başınız , sırtınız dik olsun. Kafanızdaki sorunu düşünmeye devam edin, ama yürümeyi bırakmadan, birkaç dakika sonra aklınızda fikir belirmeye başlayacak , ama yetmez. En az 3 farklı çözüm oluşuncaya kadar aklınızda yürümeye devam edin. Fikirler oluştukça durun, bir kağıda not edin (Demek ki yola çıkmadan cebe bir kağıt kalem koymak gerekiyormuş.) veya cep telefonunuza not edin. 3 çözüm yolu bulunca eve dönüş yürüyüşüne geçebilirsiniz. Sorununuza çözüm bulduğunuz için mutlu ve yürüdüğünüz için sağlıklısınız.

    Şimdi gecenin bir vakti sorun aklınıza takıldı, sizi uyutmadı, gecenin köründe dışarı nasıl çıkayım diyenleri duyuyorum. Evinizde mutlaka adım atacak mesafe vardır. Kim demiş evin içinde yürünmez diye, ben yağmurlu, aşırı soğuk veya rüzgarlı havalarda evin içinde yürüyorum. Yeter ki  3-4 adım atacak bir mesafe olsun. 3-4 adımda bir geri dönerek yine yürüyün. Sizi temin ederim insanın aklına 10-15 adım sonra çözümler gelmeye başlıyor. Örneğin ben bu yazıyı 4 adımlık mesafede volta atarken aklıma gelen fikir sayesinde yazıyorum. Denemekten ne çıkar. Haydi yürüyün, sorunlar için, çözümler için, sağlık için , mutluluk için.

    Bu arada kağıdı kalemi baş ucunuzdan eksik etmeyin. İnsanın aklından bir günde 60.000 düşünce geçermiş. Bunların çoğu tekrar olsa da eminim birkaç tanesi sizin sorununuzun çözüm ışığı, sadece siz ışığı henüz fark etmiyorsunuz. İşte yürümek bu ışığı görmenizi sağlayacak. Işığı yakalayın ve sorununuzu çözmek için kullanın. Unutmayın, en az 3 ışık gerek. Bir ışık , çözümsüzlük, 2 ışık kararsızlık, 3 ışık kesin çözüm demektir.
     Bir de kimi insanın aklına iyi fikirler benim gibi sabah saatlerinde gelir. Sabah kalktınız işe gideceksiniz. Ya ulaşım aracınıza binmek için birkaç durak öteye yürüyün ya da iş yerinden birkaç durak önce inin, iş yerine doğru yürüyün. Tabi cebinizde kağıt kalem veya cep telefonunuz. Aklınıza gelenleri not etmek için. ‘’Ben aklımda tutarım.’’ Dediğinizi duyar gibiyim. Gün içindeki meşguliyetler, birinin size seslenmesi, tam aklınıza bir fikir gelmişken veya herhangi bir ses ya da görüntünün dikkatinizi dağıtması bir anda o fikirlerinizdeki orijinalliği unutturur size. Siz benim dediğimi yapın, hemen not edin. Burada tecrübe konuşuyor. En iyi , en orijinal fikir daima aklınıza gelen ilk gelendir. Bu arada unutmayın, bu yürüyüşler size sağlık olarak da geri dönecek. Tabi sağlıklı yiyeceklerle de desteklerseniz.